Toplumsal uzlaşma, bir kişinin veya grubun, toplumun diğer kesimlere haklarını yok saymaya, ortadan kaldırmaya kalkışmasıdır. Ülkemiz, toplumsal uzlaşmanın yoksunluğuna geçmişte olduğu gibi bugünde yaşamaktadır. 12 Eylül öncesi yaşananlar hala hafızalarda silinmiş değil. Geçmişte ve bugün yaşanan bu olumsuzlukların ekonomik, siyası ve toplumsal sonuçları bulunuyor. Ancak her duyarlı yurttaşın sorunun çözümü için katkıda bulunması gerekir. Asıl biz düşündüren eğitimci olarak ve bir türlü sağlanamayan uzlaşma kültüründe rolümüzün neler olduğunun sorgulanmasıdır.

      Acaba eğitimci olarak sınıfta ve öğrenci karşısında   özel dünya görüşlerimizi unutabildik mi? Yine öğrencilerin model aldıkları öğretmenlerin gerek kendi aralarında gerekse öğrencilere hoşgörü içerinde midirler?

      Diğer taraftan, öğretmenlerin öğrenciler arasında sosyo ekonomik farklılıkları, cinsiyet farklılıklarını hoş görüyorlar mı?

      Bütün bu anlatılanlar bundan sonra okul ve sınıf ikliminin nasıl olması gerektiğini gündeme getirmektedir. Özetle sınıf ikliminin şu niteliklere sahip olmak durumundadır:

1- Öğretmenin öğrencinin duygu ve düşüncelerini ifade etmesine fırsat vermesi gerekir.

2- Öğretmen, öğrenciler arasında baş gösteren çatışmaları  çözmek ve onların kendileri arasında doğabilecek çatışmaları çözmelerinde beceri kazandırma yoluna gitmelidir.

3- Öğretmen, öğrencilerin empati kurmasına yardımcı olmalıdır.

4- Öğretmenler çok yönlü iletişimi kullanmalıdır.

5- Öğretmen sınıf yönetiminde etkili olmalıdır.

     Sonuç olarak ülkemizde bir türlü oluşamayan uzlaşma kültürünün eğitim boyutu bulunuyor. Burada da sınıf iklimi önem kazanmaktadır.