Online eğitim,
Yüz yüze eğitim,
Hibrit Eğitim,
Eğitim, eğitim, eğitim…
Eğitim ne idi?  Eğitim nelerden oluşurdu? Eğitim kimlerden oluşurdu? Hatırlıyor muyuz?

Eğitim genelde, eğitimciler arasında 3 ayaklı saca benzetilir. Öğretmen, okul ve fazla bahsedilmeyen gizlide kalmış, gölgelerde kalmış olan ebeveyn. Neden bilinmez genelde ebeveynler gizlide, gölgede kalmayı seviyorlar.  Hâlbuki bir çocuğun ilk eğitimcisi anne-babasıdır. Ebeveynidir.  Ebeveynler uzun süre gölgede kalınca bu önemli durum birçok kez unutuluyor kanımca. Hâlbuki asla unutulmaması gereken bir durumdur. 

Günümüzde Covid-19 virüsünün tüm dünyada yaygınlaşması ile birlikte insanların hayatlarında da büyük değişimler meydana gelmeye başladı. Evlere kapalı bir vaziyette, izole edilmiş ortamlarda uzun süre kalmak, sosyal hayatın tamamı ile nerdeyse bitmesi, ev içinde sorumlulukların fazlalaşması, uzun süre sürekli aynı kişiler ile birlikte kapalı ortamda kalmak, çocukların bitmek bilmeyen enerjileri ve oyun oynama ihtiyaçları… Bunlar ve benzeri bir sürü olay meydana geldi. Gelmeye de devam etmekte.

 Hayatımızın en önemli parçalarından biri olan eğitim de bu değişikliklerden nasibini alarak, resmen sakız gibi bir duruma düştü. Bir online eğitim, bir yüz yüze eğitim, bir Hibrit eğitim, bir karma eğitim…Biz  bu eğitimleri uygularken işte daha önce de bahsettiğim gizli, gölgede kalmış olan ebeveynler güneş misali ortaya çıkmak zorunda kaldılar. İsteseler de istemeseler de. Çünkü biz öğretmenlerin maalesef Işınlanmak gibi süper güçlerimiz yok. Bilgisayar ortamından direk evlere ışınlanamıyoruz.  Ya da çocukların zihnini kontrol edebilmek gibi bir gücümüz yok. Gerçekten yok.

Hibrit eğitime geçmemiz ile birlikte öğretmenlerin çocuklar ile etkileşimleri kısıtlanmış bir hale geldi.  Dolayısıyla bu kısıtlanma durumu ile anne-babalara önceki durumdan daha çok görev ve sorumluluk düşmüş oldu. Peki, bu sorumluluklar nedir derseniz hemen sayalım.
  1. Online derslere girmelerini sağlamak
  2. Ödevlerini yaptırmak
Bu kadar. Eğitimde ebeveynin görevi sadece bu ikisini yaptırmak. Aslında ne kadar az değil mi?

Gelin görün ki bu iki sorumluluğu yerine getirmek, okumak kadar kolay değil. Nereden mi biliyorum. Çünkü pandemi öncesi eğitim-öğretim sürecinde bunları yapmaktaydım. Bir çocuğa isteklendirme sağlayarak, onun sorumluluklarını hatırlatarak, bununla birlikte çocuğa onunda bir birey olduğunu ve bireylerin seçme hakları olduğu gibi sorumlulukları da olduğunu öğreterek, eğitim-öğretim sürecini uygulamaktayım. Çocuklar seçme hakkına sahiptir. Her vatandaş, birey gibi… Bununla birlikte sorumlulukları da olmaktadır. Çocuklara istemediği bir şeyi yaptıramazsınız. Kral-Kraliçe gelse yaptıramaz. Çocuklar da yetişkinler gibi istekleri ve tercih hakları bulunmakta.

Genelde yetişkinler çocukların istek ve haklarını onlara anlatırken sağlıklı bir kanal aracılığı ile yapamamaktadırlar.  Çoğu yetişkin, çocukların bu haklara sahip olduğunu unutup, onlarla savaşarak, kavga ederek, tartışarak, onları zorlayarak sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmakta. Böyle bir durumda ev ortamında negatif bir atmosfer oluşmakta ve ebeveyn ile çocuk arasındaki bağ zedelenmektedir.  Peki, bu durum nasıl çözüme kavuşturulur?

Hayat kurallar doğrultusunda yaşanılır.  Biz yetişkinler bunu bilirken çocuklar bunu bilemez. Çocuk gözlerini açtığı andan itibaren dünya ile tanışır.  Dünyası bulunduğu evdir. Eğer evde kurallar bulunur ve çocuk anne-babasının bu kurallara düzenli ve imtiyazlı bir şekilde uyguladığını görürse, çocuk o zaman sorumluluk bilinci ile yetişir.  Sorumluluk bilinci olan çocuk derslere düzenli girmesi gerektiğini ve ödevlerini yapması gerektiğini bilir. Anne- baba çocuğun zorlandığı konularda sadece destek olur.  Böylece aile içerisinde pozitif ve yapıcı bir atmosfer olur.  Sevgi-saygı dinamiğini hiç kaybetmez.

Huzurlu bir ortam, kurallı bir ortam ile sağlanır. Kurallar saygı gereği oluşturulur.  Bir bireyin, başka bir bireyin özgürlüğüne müdahale etmesini önlemek amacıyla oluşturulur. Bu ev ortamı için de geçerlidir. Kurallar sorumluluk demektir.  Sorumluluk da her yaş grubu için bulunur. Sorumluluklarımızı hakkı ile yerine getirebilmek dileğiyle bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Sağlıcakla kalın.
DİLEK ILGIN ÖZBEN