Yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlere ödenen artırımlı ek ders ücreti mahkemeye taşındı Yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlere ödenen artırımlı ek ders ücreti mahkemeye taşındı
Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanı  Ziya  Selçuk göreve geldiğinden beri  eğitim camiasında büyük beklenti oluştu. 2003-2020 yılları arasında yani son 17 yılda göreve gelen  bakanlar arasında eğitim kökenli bir bakan olması  bu beklentiyi de beraberinde getirdi.
      Çünkü bu yıllar arasında görev yapan Bakan Nabi Avcı,. Orta Doğu Teknik  Üniversitesi (ODTÜ) İdari Bilimler Fakültesini,   İsmet Yılmaz,   İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Denizcilik Yüksek Okulu 4 yıllık makine bölümününü 1982 yılında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini,  Ömer Dinçer Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni,  Hüseyin Çelik İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini,  Nimet Çubukçu İstanbul Hukuk Fakültesini bitirirken Bakan Ziya Selçuk,  Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde lisansını, aynı üniversitede gelişim psikolojisi alanında yüksek lisansını , 1989'da Hacettepe Üniversitesinde psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında doktorasını tamamladı, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde doçentlik ve profesörlük unvanlarını almış ve eğitimle içiçe olan eğitim kökenli bir bakan göreve başlamıştı.  
             Milli Eğitim Bakanının öğretmen kökenli olmaması  eğitimin sorunları arasında görülüyordu. Eğitim camiası içlerinden çıkan bir bakanın  yaşanan sorunlara hakim olacağı, kendilerini anlayacağı  ve  bu yüzden çözüm üretme noktasında da daha başarılı olacağı inancındaydı. Ve sevinçle karşılanmıştı.  Öyle ki  Bakan  Ziya Selçuk da bunun farkındaydı. 
        25.10.2018 tarihinde bir gazeteye verdiği demeçte  "Ben göreve geldiğimden beri uyuyamıyorum. Çünkü geldiğim gün çok yüksek bir beklenti oluştu. Hiçbir vaatte bulunmadan, hiçbir kelime sarf etmeden bu kadar yüksek bir beklentinin oluşması benim sorumluluğum değil. Yine de ne yapacağız. Nasıl yapacağız konusunda çok uzun yıllardır çalışmamıza rağmen, bu uyku düzeni gerçekten kalmadı" ifadesini kullanmış. "Mecazi olarak bir şekilde yoğun bakımdan çıkalım, sonra artık nekahat döneminde iyileşme başlasın, dünya ile mücadele etme imkanımız doğsun." diye  de sözlerine eklemişti.. 
        Yine aynı demeçte “Biz öğretmene hiçbir yatırım yapmadan, hiçbir katkı sağlamadan, onlara destek olmadan onlardan beklersek bu çok adil olmaz." demiş ve  Eğitim 2023 Vizyonu'nun tanıtım toplantısında çıkarılacağı belirtilen Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun neler getireceğine ilişkin de açıklamalarda bulunmuş.
       Asker, polis ya da hekimlerle ilgili o mesleğe ait kanunların bulunduğunu  belirterek “Fakat öğretmen 657'nin içerisinde sıkışmış vaziyette. Kendisine özel kanunu yok. Halbuki bunların ataması, yükselmesi, disiplin meselesi, kariyer meselesi, ek gösterge, tazminatları vs... Bunların hepsi aslında özelleşmeli." diyerek de  Öğretmenlik Meslek Kanunun müjdesini vermiş ayrıca  öğretmenlere teşvik sistemi uygulamasıyla ilgili "kuruşu kuruşuna" hesaplamaları olduğunu ve simülasyon çalışması yaptıklarını bildirmişti.    
        Ve tüm bunlar  öğretmenlerde değerli oldukları, önemsendikleri birilerinin onların  sorunları, istekleri konusunda  farkında olduğu duygusunu uyandırmıştır. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğretmen ve öğrenci  buluşmalarında gösterdiği samimi tavırlarıyla ve söylemleriyle öğretmenlerin gönüllerini kazanmış ve “Ziya Öğretmen”   olmuştu.  İşte eğitim camiasında görülen bu algıyı veri olarak görüp somutlaştırabilmek amacıyla üyelerinin çoğunluğunun  öğretmenlerin oluşturduğu sosyal medyadaki eğitim grubunda “ÖĞRETMENLERE, EN ÇOK DEĞER VERDİĞİNE İNANDIĞINIZ MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ SİZCE KİMDİR? Sorusuyla bir anket çalışması başlattım. Ve Bu anket bu düşünceyi sayısal veri olarak da destekledi. 
     İki gün içinde 5670 kişinin katılım sağladığı “ ÖĞRETMENLERE, EN ÇOK DEĞER VERDİĞİNE İNANDIĞINIZ MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ SİZCE KİMDİR?  Sorusunun yöneltildiği son 17 yılın  Milli Eğitim Bakanlarından  altı ismin; Nabi AVCI, Ömer DİNÇER, Hüseyin ÇELİK, Nimet Çubukçu İsmet YILMAZ ve Ziya  SELÇUK’ un bulunduğu ankette; 4353  kişi Ziya SELÇUK, 958 kişi HİÇ BİRİ, 215 kişi Nabi AVCI, 54 kişi Ömer DİNÇER, 46 kişi Hüseyin ÇELİK, 32 kişi Nimet ÇUBUKÇU, 12 kişi İsmet YILMAZ dedi. 
                Ankette adı geçmemesine rağmen Atatürk'ün ölümünden sonra, 1938-1946 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı yapan Hasan-Âli YÜCEL  ankete yazılan yorumlarla Efsane Bakan oldu.  Burdan hareketle Hasan Ali Yücel’ i tanımak bakanlık dönemine ait eğitim politikasını  incelemek ve güncellemek günümüze ışık tutabilir. 
               Ankete yazılan yorumlar    arasında öğretmenlerin unutmadıkları başka bakanlar da vardı. “Velimi üzeni ben de üzerim”, “Öğretmen yatarak para kazanıyor”, “Eş durumu tayini çıkmadı diyorlar, öğretmenler eşlerinden bir ayrı kalsın ne olacak” “Ataması yapılmayan öğretmenler ilgi çekmek için intihar ediyor”  yine ataması yapılmayan öğretmenlere;  “Kabiliyetlerine uygun iş bulsunlar’, “Öğretmenler artık üç ay tatil yapamayacak’ vb. sözleriyle  hatırlanan bakanlar dikkat çekti.  
               Ayrıca ankette söylemleriye, icraatlarıyla öğretmenleri üzen  Ömer Dinçer, öğretmenlerin yorumlarıyla en çok tepki gösterdiği isim oldu.
       Ve ankette dikkati çeken başka bir unsur ise  Başöğretmen Atatürk’ ün  öğretmene en çok değer veren  devlet adamı olarak gösterilmesiydi. Katılımcılar, Atatürk’ün “Sınıfta cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir” sözünü tekrarlayarak özlem duydukları değeri dile getirdiler. 
              Ankette öğretmenler  Milli Eğitim Bakanı’ndan  hariç, velilerden ve öğrencilerden de değer görmek  istediklerini belirttiler ayrıca. Veli ve öğrencilerinden  değer beklemek   derken ben de Mustafa Kemal Atatürk’ün   örnek davranışını hatırlatmadan  geçemeyeceğim. 
                Atatürk, Çocuklarına(manevi) farklı davranılmasını istemezdi. Bir gun... Sabiha'yla Zehra okulun bahçesinde ip atlıyorlardı. Tenefus bitti. Ders başladı. İp atlamaya devam ediyorlardı. Öğretmenleri kadındı kapıya çıktı seslendi. Dinlemediler. Gülüşerek oynamaya devam ettiler. Öğretmen bu şımarıklığa dayanamadı..."Defolun gidin okuldan" diye bağırdı. Kızlar afallamıştı. İlk kez böylesine bir tepki görüyorlardı. Onlar Atatürk'ün kızıydı, kim hangi hakla bağırabilirdi... Ağlaya ağlaya koşarak köşke gittiler. Mustafa Kemal'in çalışma odasına girdiler. " Bizi okuldan kovdu, sevmiyoruz bu öğretmeni " diye şikayet ettiler. Mustafa Kemal "bak sen şu öğretmene" dedi. Kızların yüzüne gülümseme yayıldı. Yaverini çağırdı... "Al bu ikisini derhal okula götür, takdirlerimi bildir, kızlarımı arzu ettiği şekilde yetiştirsin" dedi! Sonra kızlara döndü, sert bir ses tonuyla çıkıştı. " Öğretmeninizin elini öpüp af dileyeceksiniz, o sizi affederse ben de affederim !" Kızlar okulun yolunu tuttu...
     Dilerim yaşanan bu olay günümüz  anne ve babalara ışık tutar. 
     Ayrıca ankette; uzman öğretmenlik, yönetici atamalarındaki sıkıntılar, sözleşmeli öğretmenlik, ücretli öğretmenlik, atamaya bekleyen öğretmenlerin durumu, öğretmene uygulanan şiddet, öğretmenlerin özlük hakları, öğretmenlerin ekonomik sıkıntıları çözüm bekleyen sorunlar olarak sıralandı.
       Öğretmenler ankette  sorunlarını  dile getirirken   “ÖĞRETMENLERE, EN ÇOK DEĞER VERDİĞİNE İNANDIĞINIZ MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ SİZCE KİMDİR?  Sorusunun cevabı olarak da ZİYA ÖĞRETMENİ   gösterdiler. Ve öğretmenler, “Hemen bir şey yapmak mümkün değil. Lütfen zaman tanıyın' diyoruz. Eğer hemen bir şey yaparsak, bulduğumuz çözümler geleceğin sorunları olacak”. Diyen Sayın  Bakan  ZİYA SELÇUK’ tan çözüm bekleyen sorunlar için  zamanın gelmesini bekliyorlar. 
  KADRİYE DEMİREL-EĞİTİMCİ