Bakan Tekin’den öğretmen atamaları ile ilgili önemli açıklamalar Bakan Tekin’den öğretmen atamaları ile ilgili önemli açıklamalar
Danıştay'ın Andımız kararına yazılan temyiz dilekçesinin ardından gelen tepkiler üzerine Milli Eğitim bakanlığı dilekçe ile ilgili 3 ismi görevden aldı. İşte son dakika gelişmesinin detayları. Milli Eğitim Bakanlığı, "Öğrenci Andı"na ilişkin Danıştay'a sunulan temyiz dilekçesi metninde kusuru bulunduğu gerekçesiyle Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü ve iki avukatı görevden aldı. MEB, "Öğrenci Andı"na ilişkin Danıştaya sunulan temyiz dilekçesiyle ilgili gerekli düzeltici açıklamaları "ek beyan" şeklinde mahkemeye sunacak.

DİLEKÇEDEKİ SKANDAL İFADELER
MEB'in temyiz dilekçesinde Andımız için "Öğrencilerin her gün papağan gibi tekrarladığı sözler" ifadeleri kullanılmış ve "Andımız gibi uygulamalar, 1900’lü yılların ilk yarısında yaygın olarak kullanılan uygulamalardır. Gerek faşizm gerekse komünizm bu ve benzeri uygulamaları sıkça kullanmıştır" denilmişti.

MEB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı 11 sayfalık temyiz dilekçesinde ilk olarak davacı eğitim sendikalarının taraf olarak davayı açma ehliyetlerinin olmadığı savunuldu. Davanın reddedilmesini isteyen MEB, Andımız’daki Türklüğe ilişkin ibareler hakkında kimlik kavramına ilişkin itirazlarda da bulunarak dilekçesinde şu ifadeleri kullanmıştı:

“Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur. Türkiye Cumhuriyet’ini kuran kadro zaten gecikmiş olan süreci hızlandırmak için yoğun çaba harcamıştır. Özellikle 30’lu yıllarda benimsenen politika, artık toprak bütünlüğünü garanti altına alan bir ülkenin milli bütünlüğünü de sağlamasıydı. Öğrenci Andı da bu amaçla benimsenmiş ve ilkokullarda okutulmaya başlanmıştır. Ulus bilincine geç ulaşan bir toplumda bu çeşit sembol ve ritüellerin kullanılarak, ortak bir milli kimlik inşa edilmeye çalışılması anlaşılabilir bir durumdur. Ancak 2023 yılında yüzüncü yılını dolduracak olan Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumun zaten bir milli kimlik kazanmış olduğunu kabul etmek gerekir. Yani Öğrenci Andı işlevselliğini yitirmiştir. Hal böyleyken 21. yüzyıl Türkiye’sinde 30’lu yılların ritüellerini benimsemek anakronik (çağdışı) bir yaklaşım olacaktır.”


FAŞİZM UYGULAMALARI
Dileçede şu ifadeler de yer aldı:
“ Andımız gibi uygulamalar, 1900’lü yılların ilk yarısında yaygın olarak kullanılan uygulamalardır. Gerek faşizm gerekse komünizm bu ve benzeri uygulamaları sıkça kullanmıştır. Askeri ağırlıklı rejimler bu tür uygulamaları temel almıştır. Bunun bir yansıması olarak da okullarda da kullanılmaya başlanmıştır. Bu aynı zamanda okulların ideolojikleşmesi ve askerileşmesi anlamına gelmektedir. Oysa günümüzde bu yaklaşım terk edilmiştir. Okullarımızda aleni hiçbir ideoloji savunulmamaktadır, askeri bir disiplin uygulaması da bulunmamaktadır.”

'PAPAĞAN GİBİ...'
Andımız'ın okunmasını "papağan gibi" diye tarif eden dilekçe şu ifadeler kullanıldı:
“Öğrencilerin her gün ‘papağan gibi’ tekrarlayacakları sözler yerine, konuşup tartışarak ve yaşayarak edinecekleri özellikler günümüz eğitiminin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Her sabah öğrencilerin sıraya sokulup tekrarlatılarak bir takım değerlerin kazandırılmaya çalışılması hem Türk Milli Eğitimi’nin benimsediği eğitim anlayışına hem de dünyada genel kabul gören eğitimbilim anlayışına uygun değildir” değerlendirmesi yaptı. Bununla da yetinmeyen MEB, Öğrenci Andı’nı okuyan kuşakları üstü kapalı olarak eleştirerek “Andımızı 1933 yılından itibaren söyleyen kuşakların And’daki ifadelere ne denli uygun yurttaşlar olarak geliştikleri, etkisini anlamak açısından konu bir bütüncül yaklaşımla değerlendirilmelidir.”