Ve ne yazık ki kariyer basamakları sınavı öğretmenlerin kucağında kaldı.

Sınav cephesine baktığımızda gelinen noktada eğitimin tüm paydaşlarının savunması hazır! Kimi paydaşlar; 614 Bin öğretmen uzman öğretmenlik ve başöğretmenliğe başvuru yaptı, öğretmenlerin %95’i sınav istiyor, diyor. Kimi paydaşlar; biz yapmadık ama yapılmasına engel olacağız diye diye aylardır oyalıyor. Kimi paydaşlar; sessiz olun öğretmenler ders çalışıyor diye, öğretmenlerin aklıyla alay ediyor, Kimi paydaşlar, öğretmenler sınava başvurmasaydı, sınav olmazdı diyerek sorumluluğu öğretmenlere yüklüyor. Öğretmenler de maaşımız az, geçinemiyoruz, kariyer için değil, kariyer tazminatı adı altında yapılacak ücret artışına ihtiyacımız var, sınava başvurmak zorunda kaldık, diyorlar. 

Öğretmenler doğru da diyorlar, çünkü öğretmenler mevcut maaş miktarıyla geçinemiyorlar.

Kim ne derse desin, kariyer basamakları sınavı açmazına baktığımızda tek masum var, tek mağdur var, onlar da öğretmenler!

Peki öğretmenler mağdur edilirken büyük büyük sendikalar neredeydi?

Öğretmenleri basamak olarak kullanan sendikalar, ÖMK hazırlanırken ve mecliste onaylanırken neredeydiler? Yetkililerle hiç görüşmediler mi? Görüşmedilerse, neden görüşmediler? Görüşmeleri gerekmez miydi? Öğretmenlerden yetkiyi bunun için almıyorlar mı, yetkiliyle öğretmen arasından aracı görevi yapmıyorlar mı?

Soruyorum, öğretmenler kariyer basamakları sınavı ile kariyersizleştirilirken, öğretmenleri basamak görüp,öğretmenlerin haklarının üstüne basarak yukarılara tırmanmaya çalışan sendikalar kanun çıkarılmadan önce hangi gerçek icraatı gerçekleştirdiler?

ÖMK hazırlanırken öğretmenleri temsil eden büyük büyük sendikalar kendi kariyer basamaklarını tırmanmak için mi, öğretmenlerin sınava mecbur bırakılmasına ortak oldu? Ortak oldu diyorum, çünkü Sayın Bakan ÖMK’nınpaydaşların görüşü alınarak hazırlandığını dile getirdi. 

Bu durumda, ÖMK ve Kariyer Basamakları konusunda büyük bir sendika açmazı söz konusu.

Sendikaların Kariyer sınavı karşısındaki tutumu öğretmenlerin safında olan ve olmayan sendikaları da belirginleştirmiştir. Asıl olan tüm sendikaların öğretmenlerin tarafında olmasıdır. Çünkü sendika;çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözme amacı ile kurulmuş ekonomik öğeler taşıyan, devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız örgütlerdir.

Bu durumda öğretmenlerin de öğretmenlik mesleğinin safında olması ve sendikaları gözlemlemesi, sorgulaması ve icraatlarını değerlendirmesi önemlidir.

Hak ve itibar mücadelesinin başarıya ulaşması için örgütlü mücadelenin daha etkin olduğunu her zaman savunurum ve örgütlü mücadeleyi desteklerim. Ancak, temsil ettiği grubun hak ve itibarı için mücadele vermeyen, üyelerini merkeze koymayan, farklı amaçlar için üyeleri araç edinen örgütler sendika tanımından kopmuştur. Hak mücadelesi veren bir yapı olmaktan çıkıp, sendikacılığın amaç ve ilkelerinden uzaklaştığı için artık örgütlü mücadele yeteneğini de zaten kaybetmiştir.

Öğretmenler, sendikaları değerlendirirken sendikaları söylemleriyle değil, mücadele yetenekleriyle, icraatlarıyla ele almalıdır. Üyesi olduğu sendikası, bir üye olarak kendisine değer veriyor mu, hakkını koruyor mu, bir sorunla karşılaştığında sendikasını yanında görebiliyor mu, gözden geçirmeli. Sendikasının çalışmalarını takip etmeli,  sorgulamalı, kendisini temsil ettiğini görmeli, taleplerini sendikasına iletebilmeli, süreci ve sonucu tahlil etmeli, sendikasına geri dönütler vermeli. Geri dönütlere rağmen harekete geçmeyen sendikasını uyarabilmeli. 

Çünkü sendikaların varoluş nedeni üyeleridir, sendikalar üyeler için vardır. Varlık sebebini unutan sendikaları harekete geçirmek, varoluş nedenlerini hatırlatmak da yine üyelerin görevidir.

ÖMK ve Kariyer Basamakları Sınavı ile karşı karşıya bırakıldığımız bu süreç, sendikaları da sorgulama sürecidir. 

Evet, hak ve itibar kaybı yaşadığımız bu süreçtesendikamızı ve üyeliğimizi gözden geçirmek ve değerlendirmek sorunumuzun çözümü için attığımız ilk adımımız olabilir. Çünkü 2005’te atılan temelle başlayan 17 yıllık bir mağduriyetten sonra ÖMK ve Kariyer Basamakları Sınavı ile de perçinleştirilen, eşit işe eşit ücret ilkesinin yok sayıldığı durumdan kurtulmak içinimzamızla yetkilendirdiklerimizi harekete geçirmek lazım. Değerlendirmemek, durağan kalmak memnuniyetimizi ifade eder çünkü.

Öğretmenler olarak artık ”Bir insanın kendisini zora sokan, üzen koşulları kabullenmesi, benimsemesi hatta savunması, sıkıntıya sokan koşulları oluşturan nedenleri görmemesi, ezilmesine rağmen ezenin yanında yer alması olarak da tanımlanabilen Stockholm Sendromundan kurtulmalıyız.

İçinde  bulunduğumuz koşullar eğer istediğimiz gibiyse, bize değer verildiğini düşünüyorsak, hakkımızın ve itibarımızın korunduğuna inanıyorsak yetkilendirdiklerimizle yolumuza devam edelim. Çünkü sonuçlarını biz yaşayacağız.

Kadriye DEMİREL

Eğitimci Yazar

Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik kanun taslağı sızdı Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik kanun taslağı sızdı